30 Haziran 2012 Cumartesi

"Prayers For Bobby" adlı film şu dakika itibariyle izlemiş ve en iyi konu, uyarlama artık ne kadar tür varsa hepsinde en iyisi diyebileceğim harika hatta harika ötesi dram ve unutmayacak gerçeklik filmi... Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler harika bir film, harika bir sanat, kısaca harika...
Vezirler huzura çıkmışlar:
- Padişahım, hazinede para kalmadı.. Yeni vergilere ihtiyacımız var,
diyerekten.. .

Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış,
- Eeee! Ne vergisi koyalım? , demiş...

Vezirler:
- Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!

Padişah,
- Tamam, demiş.


Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Nasıl, halk hayatından memnun mudur? Her hangi bir şikayet var mı?
- Hiç bir tepki yok Sultanım!
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!


Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş vezirlerine:
- Var mı halinden şikâyet eden?
- Yok!

Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geceni köprünün ortasında becersin!


Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini,
-Halkı dinleyelim hele bir, demiş.


Gitmişler köye, Padişah sormuş:
- Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz?
Ses yok.

Padişah tekrar :
-Ulan demiş, taş üstünde taş omuz üstünde baş komam!!! Var mı şikayeti olan hemen söylesin!

diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
- Şey padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!..
- Eeee!, demiş Padişah bir umutla... Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama???
- Aksamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, mümkünse bir adam daha koysanız...

ee herhalde daha uzun uzadıya bir şeyler yazmayım. Bir fıkraya gülerken aslında tepkisiz kalırsak bizi daha çok zikerler...
yeni zikirlerimiz hayırlı olsun...
Bayağı eğlendim. Neredeyse tüm ÇEŞME'i yürüyerek dolaşıp sıcağı taa alnımın çatında hissetsem de eğlendim. "Geldim , Gördüm, Yendim" gibi "Gittim, Gördüm, Çektim" eğlendim. Ama plaj insan kaynıyor, asfaltta ise koysanız su. O derece sıcak. Allah'tan nem yoktu da yapış yapış olmadık. En son geçen sene bu zamanlar gitmiştim. Biraz değişmiş. Bu arada reklam gibi olacak ama şu yeni çıkan soğuk çay var ya hani "Doğulu" kardeşler oynuyor işte onun karpuzlusuyla o sıcakta çekim yapmak, insanları gözlemlemek paha biçilemezdi...
Bu arada çekimlerimi; hobimkare.blogspot.com dan bakabilirsiniz...


15 Haziran 2012 Cuma

Bazen bir ahkam kesesim var... Şöyle kendimin bile korktuğu, içten gelmeyen beylik laflarla... Ağızdan çıkan dumanı bile titreten cinsten, yanında olmayanı bile korkutan şekilde..
Hadi diyorum kalk şimdi kes işte...
Ama nerede o cesaret... Anca yaz, dinle...
misal;

14 Haziran 2012 Perşembe


Tatil isterken vantilatörün önünde uykusuz yazılar ekleyip durmak, yada arkadaşlarımı avutmak, avuttuğunu sanmak, aslında avunan sen olmak yaz sıcağında bunaldığım ve dile getirmekten bunalttığım en büyük konu...
Bakıyorum da haberler de DERSİM kayıpları, acıları hemen bir reklam ve açılış yapılan mağazanın ve bunu iyi pazarlamanın derdinde ki reklamda gülen, sırıtan insanlar...
İşte birer dakika arayla iki farklı yüz...

Nasıl olur da artık duygularımızla yaşarız...
Hangisi için zor. Biri bırakılanla, ötekisi alabildiği ufak nefesle gidiyor. İkisi bir birinden bir kalp alıp gidiyor. Zor giden içinde kalan içinde. Ama düşünüyorum da bence kalan için daha zor çünkü onun bıraktığı izleri o yokken daha sık görüyor anımsıyor. Ama unutmamalı ki her şey unutuluyor... Ama izleri kalıyor... doğru ya!

Giden dostlarım... 


Subscribe to RSS Feed Follow me ha! :)