27 Kasım 2012 Salı

İnsanların konumu, yada kaderlerinden dolayı yaşadıkları, diğer insanların onları ezmeleri yada aşağılamaları yada yada bir sürü sıralanacak insanlıktan uzak bir dizi işlemleri yapması hakkını kazandırmaz.
Sözüm İzmir de akşam palyaçoluk için gittim Hakim Evin de yaşandı.
Çocuklar ile eğlenceli dakikalar geçirirken bir kişi alabildiğine neden oyun salonuna çocukların alındığına dair bağırıyordu. Karşısında ki görevli ise sadece susuyor gece için çocuklara kiralandığını arada söyleyebiliyordu.
Sonradan öğrendim orada ki görevli kişiler İzmir Buca da ceza evinde yatan kader mahkumlarıymış. Bağıran kişi bu durumu bildiği için bir şey yapamayacağını düşündüğü insana alabildiğine bağırıp ego tatmininde. Ne yazık ki insanın başına ne geleceği bilinmez. Ama eğer iyilik yaparsa ne gelirse gelsin daima iyi bulacağını bilir, yada duymuştur.
Egolarımızdan arınıp gönlümüzü alçak tutmak zor ama imkansız değil. Bir daha düşünelim bizim kişiliğimiz hayattaki maddiyatın getirdiği konumumuz olmamalı bizim kişiliğimiz maneviyatla doğan onurumuz, iyiliğimiz, yaptıklarımız olmalı.
Bir çok devlet adamı yaptıkları manevi ve güzel iyiliklerle anılır eğer maddiyat peşine düşüp bir kaç ufak şeyle zaman kaybetmişseniz sadece o gün anılır lanet okunursunuz.
Her şey bir kenara bırakıp bir daha düşünelim.
Yaşamak mı, onurlu yaşamak mı?

0 yorum:

Yorum Gönder

Subscribe to RSS Feed Follow me ha! :)