1 Eylül 2014 Pazartesi

 Değerli LGBTİ FM takipçileri bu haftada kocaman merhabalar. Günler pazartesini göstersin de siz değerli, renkli, eğlenceli, hoş sohbetli ve daha nicesi bol insanlarla bulaşayım diye gün sayıyorum.
Bu haftada biraz siyasetten gündem den uzaklaşıp renkli dünyalara doğru yol alalım diyorum. 
Ne dersiniz?
Açıkçası hem istekli hemde azıcık buruğum.
Şöyle bir haftalarımı, senelerimi analiz ediyorum da diyorum bu LGBTİ bireylerine en büyük kötülüğü kim yapıyor diye. 
En büyük ötekileştirmeyi,  köşeye itmeyi kim yapıyor? 
Sonra ürkek adımlarla geri doğru yürürken "çat" bir ses duyuyorum tıpkı gerilim filmlerinde ki gibi kafamı yavaşça sağa çeviriyorum...
Ne göreyim yine en büyük kötülüğü yapan "çat" diye şiddeti kullanarak kendini toplumda kaliteli bir yerde düşündürmeyi sanan bir başka LGBTİ bireyi. 
Yani bir LGBTİli birine en büyük kötülüğü yine LGBTİli biri yapıyor. 
Evet.. Kızma bana... Ama öyle. 
Analiz edin.

Misal;

Onca site var (gerçi çoğu et pazarı) geriye kalan kaliteli kısımlarda ise LGBTİ birey kendine arkadaş arıyor hop hemen kriterler denen insanı bir kalıba sokma çabasına iten tuhaf duvarlarla karşılaşıyor tamam illa ki her insanın gözüne hoş gelen kişiyle vakit geçirmek ister ama bunu daha kibar ve karşındakinin de insan olduğunu hatırlayarak yaparsın. Yok efendim kaba şekilde "uymaz" denilen karşındakini büyük baş hayvan yerine koyduğun kaba saba kelimelerle yada "cam" denen insanı uzaylı formunda gösteren tuhaf 1.3 megapiksellik görüntüye aldanıp saniyesinde o kamerayı bir "hi" bile demeden :) suratına kapatan ve daha bir çok insanlık dışı formda tanışma aşamalarıyla insanın yaratıldığı renkli ruhu ötekileştirip küstüren yine LGBTİ birey.
Yani "sen çirkinsin" "eşcinsel neden oldun" gibi tuhaf saçma ve iğrenç ötekileştirmeye itip, dünyaya küstüren, köşeye iten bir eşcinsel. 
Tekrar soruyorum şuana kadar en büyük kötülüğü kim yaptı?
 Ayrıca illa insan arkadaş olmak için gözüne hoş gelen birini mi bulmalı. Beyni olsa düşünse yetmiyor mu?

Yada misal;

Daha kendini kabullenmemiş yada gizli (saygım var ama gizlisin diye biraz sonra yazacaklarımı da yapman gerekmez ya) bir LGBTİ li sokakta, ekranda yada herhangi bir sohbet esnasında konu eşcinselliğe gelince neden homofobik kesilip tuhaflaşıyorsun.
Kusura bakmada banyo da bir başka eşcinseli düşünüp saatlerce "şakşuka" yapan ben değilim. Yine sensin ne oldu da 2 sn ye de homofobik oldun.
Daha ılımlı yaklaşıp bunun normalliğinden bahsetsen sanırım seninde belli süre sonra dünyan bunu kabul edip daha eğlenceli sıkıntının az olduğu bir yaşam geçirirsin. Savunmuyorsan yada savunmak istemiyorsan bile sus be kardeşim. Neden kötü konuşuyorsun. 
Bazen bu konuşmalar o kadar kötü olur ki bir heteroseksüel bile ondan daha az homofobik oluyor. 
İşte yine en büyük kötülüğü LGBTİ li kendine yaptı. 
Yada beğensekte beğenmesekte sıkıcı baskıcı da desek biz Türkiye de yaşıyoruz. Bu ülkeninde bir kültürü var. Unutmayalım ki bu kültür denen değer yobazlık olan kısım değil, dünyanın hayranlık duyduğu, ülkeler arası fuarlar açıp kendilerini tanıttığı o kültürler. İşte biz eğer topluma kendimizi kabul ettirmek istiyorsak o kültürü çiğnemeden bunu yapmalıyız. Topluma anlatırken garipleşme den, ötekileştirmeye gerek duyulmayacak insanlar olduğumuzu göstererek yapmalıyız.

Misal;

Sen  yürüyüşler, kendini anlatma hareketleri düzenlerken ne kadar normal bir formda davranırsan bu ülkenin kültürüne ait bir evlat olduğunu söylersen onlarda çabuk içine alır çünkü derki "ha bunlar bizim gibi evet hiç bir gariplikleri yok neden kötü davranayım ki der" ve hop bir anda senin hakkını savunur hale gelir. 
Hep denir ya bu sanatçı halktan biri o yüzden çok seviliyor işte o misal. 
Sen ötekileştiriliyorsan hep kültüre aykırı olduğunu düşündükleri içindir. 
Ama sen normal olduğunu "anormal" olduğunu düşündüklerine "normal" şekilde anlatırsan sen de artık "anormal" değil hakkın olan "normali" yaşarsın. 
Evet sen tuhaflaştıkça, nasılsa toplum itiyor ben hırçınlaşıyım dedikçe işler ucundan tutulmaz, savunulamaz konuma gelip en büyük kötülüğü yine sen kendine yapmış olursun. 
İşte düşünce ben bu sonuçlara ulaştım. 
Ama bana soracak olursanız gelecek ne olacak ey garip köylü diye bende ilk defa dokuz haftanın sonunda bu konuda bizde artık bilinçli adımlar attığımız için daima iyileşerek ilerleyeceğini düşünüyor ve hatta diyorum ki homofobinin suç sayılacağı bir ülke konumuna bile geleceğiz diyorum.
Hani derler ya "hırsızın hiç mi suçu yok" gibisinden bir söz aynı o misal. 
Azıcık bizde kendimize bakalım. 
Ama hep renkli kalıp renkleri savunalım. 
Kendine "baldan daha tatlı baktığınız" güzel günler diyorum. 
Haftaya tekrardan görüşmek dileğiyle. 
"Etrafınıza daima renkli ışıklar saçmanız dileğiyle"...

0 yorum:

Yorum Gönder

Subscribe to RSS Feed Follow me ha! :)