7 Temmuz 2014 Pazartesi

Tarih pekte önemli değil sanırım. İnsanlar yüzyıllar boyunca yaşarlar, yazarlar, ölüler vs.

Her biri o çağın işlerinden önemli veya başkasına göre önemsiz işini yapar.
Kendince en iyi pozisyondadır veya sürekli şanssız yaşayan kötü kadere bağlı biridir.
Bu bağlamda ki giriş yazısı giderek uzaya bilir çünkü insanlar daima bir gün durumlarından şikayetçi diğer günler ise memnundur.

Önemli olan bunlar değil yada benim şu anlık ve her hafta bu köşede ilgilendiğim konular olmayacak.
İnsanlar bir şeylerin değiştiğini görmek için illa geleceğe veya geçmişe gitmesine gerek yok diye düşünüyorum. İşte bu yüzden de gelecekten gelmeyen bir adam olarak her hafta belirli bir konu üzerine gelecekte yada geçmişte ama en önemlisi günümüzde neler yaşanmış yaşanmış yada nasıl yorumlanıyor veya yorumlanacak gibisinden inceleyeceğiz.
Yani her hafta maddi manevi bir duygu, konu vb birşey üzerinden karalamalarım devam edecek.

Açıkçası 'Gelecekten Gelmeyen Adam' yazılarını bana gelecek konusunda bayağı iyimser yaklaşan savaşların, kötülüklerin yada milletlerin olmadığı tek bir bayrak altında barış ve huzur içinde yaşandığı her konuda ileri bir teknoloji olduğu ve kötü herşeyin dünya üzerinden kelime anlamlarıyla yok edildiği hatta duygusal karar verilmemesi için'aşk, tutku, sex, şehvet vb' kavramlarında tamamen dünya üzerinden kazındığı 'Müstakbel Erkek Arkadaşım' adlı filmden ilham alarak yazmaya karar verdim.

Bu hafta şöyle baktım da saygı sanki yok oluş aşamasında. Yada ne ara doğduğunu bile bilemiyorum.
Evet ele alınan konu ciddi anlamda sıkıcı ve yaşlı işi yaşlılar kusura bakmasın bir gün herkes onu tadacak ama gerekli konu.
Şöyle bakıldığında sanki saygı kavramı hiç doğmamış gibi.
Yada yüzyılları süslemek için kullanılan teknolojinin üstünde görülen bir kavram.
Misal Osmanlı İmp. için penceresinde kırmızı karanfilli ev varsa hasta evidir o sokakta satıcılar bağırmaz, çocuklar oynamaz mahalleli sessiz olur ve yardımcı olurmuş.
Bakın ne kadar duygusal değil mi?
Saygı kavramı Osmanlıyı yüceltmek için kullanılırken  teknolojisi gelişmiş Japonya'yı yanında  hiç durumuna düşürdü. Çünkü saygılı toplumlar daha önemlidir. Ondan dışa bağımlıyız yanlış anlaşılmasın. Çok saygılı toplumuz velhasıl.
Tabi işin toz pembe yanı aksi halde her siyasetçi çok tatlı değil mi?
Keşke saygı şöyle markette satılan bir şey olsaydı. alındığında herkes cuk saygılı olsaydı.
Aslında cidden bireyler azıcık geçmişte ki Fransız nezaketi, Osmanlı misafir pervesliğini alsaydı savaşlarda ki taktikler ve geçmişte ki öfkeler yerine sanırım giderek daha hoş toplumlar olurmuşuz.

'Ananıda al git' söyleminde se 'Sevgili anne cağazınızıda alıp gider misiniz acaba?' yı düşlüyorum da... :)
Peki geçmiş orta da günümüz yanımızda ya gelecek?
Sanırım yozlaşan bir şekilde bir çok harfimizi yitirdiğimiz Türkçemiz gibi saygıda tek Türkler için değil bir çok millet için yok olup gidecek.
Ama bir şey tam gelişecek o da teknoloji gerçi o konuda da şüphelerim var ama neyse bu haftalık bu kadar...

0 yorum:

Yorum Gönder

Subscribe to RSS Feed Follow me ha! :)